“Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak”. Andy Warhol’un bu sözü söylediği dönemde imkansız görünen bu durum, günümüzde bir o kadar manidardır. Gerçekten de hakkında bir şekilde yerel, ulusal veya uluslararası medyada haber yapılan, yahut sosyal medya aracılığıyla binlerce hatta milyonlarca takipçisi için paylaşım yapan kişi sayısı oldukça fazladır. İnternetin hayatımıza girmesiyle beraber bilgiye ulaşmamız ve keşfedilmemiz hiç olmadığı kadar kolaylaştı. Hatta öyle ki dijital ortamda yer alan bir bilgi çok kısa sürede kitlelere ulaşır hale geldi. Bu durum ilk bakışta bir avantaj gibi görünse de; dijital ortamdaki mevcut içeriğin kişinin itibarını kötü etkilemesi ihtimalinde, durum tam tersidir. İnternette bulunan izlerin kişinin hayatında silinmeyen etkiler yaratmaması için başvurulabilecek haklardan biri de unutulma hakkıdır. Unutulma hakkının temelleri ilk olarak Fransa’da(2010) le droit à l’oubli (right of oblivion) hakkıyla beraber atılmıştır. AB Adalet Divanı’nın Google İspanya kararı hakkın günümüzdeki popülerliğini kazanmasında etkili olmuştur. Bir diğer etken ise Genel Veri Koruma Tüzüğü’nde “Right to Erasure” başlığıyla unutulma hakkına 17. maddede yer verilmesidir. Silme hakkı (right to erasure), unutma hakkı (right to oblivion) ya da dizinden çıkarma hakkı (right to delisting) gibi kavramlarla ifade bulsa da bu haktan genellikle unutulma hakkı olarak bahsedilmektedir. İnternetin güçlü hafızası karşısında zayıf konumda olan bireyler için elde ettiği fırsatları kaybetmeme, itibarını koruma ve toplum içerisindeki yaşamını huzurlu şekilde devam ettirme gibi ihtiyaçlara cevap veren unutulma hakkı vazgeçilmez niteliktedir. Google, 2014 yılından 2019 yılına kadar toplamda 3.3 milyon web adresini kaldırmak için 845.000’den fazla başvuru aldığını ve bağlantıların yaklaşık% 45’inin kaldırıldığını ifade etmiştir. Bu önemine ve popülerliğine rağmen unutulma hakkının adlandırılması ve içeriğine dair belirsizlikler mevcuttur. Genel bir tanımla unutulma hakkı dijital ortamda yer alan bireylere ait rahatsız edici ya da meşru amacını yitiren her türlü kişisel içeriğin, bireylerin talebi üzerine bir daha geri getirilemeyecek biçimde ortadan kaldırılması/silinmesidir. Hakkın tam olarak kavramlaştırılamaması dolayısıyla uygulamada da belirsizlikler ve farklılar göze çarpmaktadır.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu (Kurul) unutulma hakkına dair belirsizlikleri gidermek adına birtakım kriterler yayınlayarak bizlere ışık tutmaya çalışmıştır. Kurulun duyurusuna göre unutulma hakkı Anayasanın Özel Hayatın Gizliliği başlıklı 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü ile 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun (Kanun) 4 üncü, 7 nci ve 11 inci maddelerinde ve Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 8 inci maddesinde yer verilen düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Unutulma hakkının kullanılmasının indeksten kaldırma şeklinde vuku bulacağından bahsedilmiştir. Duyuruda arama motorları veri sorumlusu olarak tanımlanırken bunların gerçekleştirdikleri faaliyetler veri işleme olarak ifade edilmiştir. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere unutulma hakkının kullanılmasına ilişkin başvurular kişisel veri ihlaline ilişkin başvuru prosedürüne benzer şekilde olacaktır. Ayrıca, ilgili kişinin kurulun yanında doğrudan yargı yoluna başvuru yapmasının da mümkün olduğu belirtilmiştir. Unutulma hakkı ifade veya basın özgürlüğü gibi diğer haklarla çatışma halindedir. Bu tarz bir çatışma ile karşılaşıldığında ilgili kişinin temel hak ve özgürlükleri ile kamunun söz konusu bilgiyi edinmesinden sağlayacağı menfaatler arasında bir denge testi yapılmalıdır. Kurul’un yayınladığı ilkelere göre bir değerlendirme yapılırsa kişinin menfaatinin kamunun haber alma hakkından daha yüksek tutulduğu söylenebilir.
Dikkat edilmelidir ki unutulma hakkı ile kişisel veriler silinmemekte kişinin ismini içeren linkler silinmektedir. Nitekim bu husus Google tarafından da vurgulanmıştır. Dolayısıyla Google’a unutulma hakkı kapsamında yapılan başvurularda, içerik kaldırılması da isteniyorsa ilgili web sitesi ile iletişime geçilmesi gerekmektedir. İlgili internet sitesinden link kaldırılsa bile başka arama ölçütleri ile kaynak bilgiye ulaşılması ya da 3. Kişiler tarafından daha önce kopyalanan bu içeriklerin tekrar yayınlanması muhtemel tehlikelerdendir. Kişisel verilerin silinmesini talep etme durumunda ise yürürlükteki 5651 sayılı kanun uyarınca kişilik hakkı ihlal edilen kişi içeriğin kaldırılmasını veya erişimin engellenmesini isteyebilir (5651 sayılı Kanun m.9/1) veya 6698 sayılı Kanun’daki düzenleme uyarınca verinin silinmesini veya yok edilmesini isteme hakkı gibi veri maskeleme yöntemleri veri sorumlusundan talep edilebilir. Kanuna aykırı olarak veri işleyenlerin ise geniş çerçevede özel hayatın gizliliği hakkını da ihlal ettiği söylenebilir. Verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi halinde bu verilerin silinmesi talebi her zaman unutulma hakkı kapsamına girmeyecektir. Ancak Kurul yayınladığı kriterlerde unutulma hakkını oldukça geniş biçimde ele almıştır: “Bilginin doğru olmaması ya da yanıltıcı olması bu konudaki başvuruların kabul edilme olasılığını yükseltirken, bilginin doğru ve gerçeklere dayanması da başvuruların kabul edilme olasılığını düşürmektedir.”. Kurul’un bu yaklaşımı kafa karıştırıcak niteliktedir. Zira unutulma hakkı esas itibariyle hukuka aykırı olmayan yani doğru olduğunu iddia ettiğimiz içeriklere ilişkindir. Oysa Kurul, kaldırılması istenen içeriklerin doğru olmaması ya da yanıltıcı olmasını gerçeklere dayanmasından daha önemli görmüş ve ilk durumda başvurunun kabul edilebilirlik ihtimalinin daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Kaldı ki, doğru olmayan ya da yanıltıcı olan veriler için Kanun’da eksik veya yanlış işlenen kişisel verilerin düzeltilmesi ya da silinmesini veya yok edilmesini isteme hakları mevcuttur.
İçinde bulunduğumuz internet çağında, hakkımızda duyulmasını istemediğimiz bilgilerin dijital ortamda yer alması mümkündür. İnsanlardaki merak duygusu internetin sağladığı eşsiz imkanlarla bir araya geldiğinde bireylerin özel hayatlarını koruması neredeyse imkansız hale gelmiştir. İşte bu noktada unutulma hakkı kurtarıcı rolü üstlenmektedir. Dijital dünyanın içine doğan bu hak bizleri internetin olumsuz etkilerinden koruyacaktır. Ancak bu koruma mutlak nitelikte olmayıp basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi haklarla arasında denge kurularak kullanılabilmektedir. Aksi takdirde bu hakkın sansür aracına dönüşmesi muhtemeldir.
Kurulun yayınladığı kriterlere link üzerinden ulaşabilirsiniz.