“Fintech” teknoloji çağında sıkça kullanılan kavramlar arasında yerini aldı. Bir süredir sıkça kullanılan “Finans teknolojisi” veya kısaca Fintech kavramı, geleneksel finansal hizmetlerin dijital dönüşümünü ifade etmektedir. Diğer bir ifade ile fintech, geleneksel finansal hizmetlere eklenen yeni teknolojik özellikler olarak tanımlanabilir. Çevrimiçi bankacılık, mobil ödeme uygulamaları, finansal verilerin analizi, dijital cüzdanlar ve kripto para birimleri Fintech altında yer alan popüler başlıklardan bazılarıdır. Başlangıçta gerek tüketiciler/kullanıcılar tarafından gerekse hükümetler tarafından fintech uygulamalarına temkinli yaklaşılmışsa da yıllar içerisinde bu uygulamalara olan ilgi artmıştır. Fintech uygulamalarına olan büyük ilginin temelinde ise bankacılık sektöründeki karmaşıklık yer almaktadır. Bankaların yüksek transfer ücretleri ve denetleyi yapısı, zamandan ve paradan tasarruf etmek isteyen müşterileri fintech uygulamalarına yöneltmiştir. Tüketicilerin yoğun ilgisi karşısında da hükümetler de birtakım düzenlemeler yapmaya başlamıştır. Örneğin, Avrupa Merkez Bankası dijital Euro‘yu kabul etmiş, Rusya’da Kriptopara Yasası onaylanmıştır. Öte taraftan, bazı ülkeler fintech uygulamalarına karşı sessizliğini halen korumaktadır.

(Kaynak: Statista, 2020)
Finansal alanda faaliyet gösteren şirketlerin Fintech konusunda hükümetlere göre daha erken ve hızlı davrandığını söyleyebiliriz. Start-uplardan, yeniliklere açık mevcut finansal şirketlerden ve büyük teknoloji firmalarından oluşan Finansal teknoloji şirketlerinin dijital paradan çevrimiçi ödeme sistemlerine birçok hizmet sunduğunu söyleyebiliriz. Özel sektörde fintech alanındaki gelişmelere bakıldığında; PayPal 1998’de kurulmuş, bitcoin 2009 yılında üretilmiş, Google’un cüzdanı 2011 yılında tanıtılmış, Apple Pay ise 2014 yılında kullanıma sunulmuştur. Görüleceği üzere zaman geçtikçe daha fazla teknoloji şirketi fintech alanında yatırımlar yapmaktadır. Örneğin Apple 2007 yılında ilk kez akıllı telefonu iPhone’u üretmişken, günümüzde dijital cüzdandan kredi kartına kadar tüketicilere farklı ürün ve hizmetler sunmaktadır. Akıllı telefon kullanan kimselerin telefonları aracılığıyla yemek sipariş ettiği, taksi çağırdığı, çevrimiçi film izlediği ve uçak bileti satın aldığı düşünüldüğünde, bu ürün ve hizmlerin bedellerini de dijital cüzdanları ile ödemek istemeleri muhtemeldir. Benzer şekilde, Facebook da kendi para birimini -Libra- ve cüzdanını çıkarmıştır. Ancak Facebook bu noktada beklediği başarıyı yakalayamamıştır. Bunun başlıca sebebi, devletlerin Libra’ya onay vermemesinden kaynaklanmaktadır. Almanya ve Fransa Libra’yı para birimi olarak tanımayacaklarını açıkça belirtmiştir. Diğer bir sebep ise Facebook hakkında gündeme gelen veri ihlalleri olabilir. Zira Facebook kullanıcıları kişisel verinin ihlal edildiğine dair birçok dava ve haber takip ediyorken; bunların arasına finansal konuların da eklenmesini istemeyeceklerdir. Facebook’a karşı olan güvensizliğin bankalar için de geçerli olduğu söylenebilir. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan bir anket, Y ve Z kuşağının yalnızca yüzde 28‘inin bankalarının adil ve dürüst olduğunu düşündüklerini ortaya koymaktadır.
İnsanların fintech uygulamaları geliştiren şirketlere karşı güven duyması, bu hizmetlere ilişkin hukuki düzenlemelerin yapılması ile mümkün olacaktır. Bu kapsamda, Texas A&M Üniversitesi Hukuk Fakültesi fintech uygulamalarının düzenlenmesine ilişkin bir araştırma sunmaktadır. Araştırmanın tamamına aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.