DEEPFAKE & TELİF HAKLARI

Deepfake teknolojisi, bugün her internet kullanıcısının sıklıkla duyduğu kelimeler arasında yer almaktadır. “Deep Learning” ve “fake” kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan deepfake, Türkçe “derin sahte” anlamına gelmektedir. Aslına bakarsanız deepfake hayatımızda yalnızca 4 yıldır yer alıyor. 2017’de Reddit platformundaki “deepfake” isimli kullanıcı, Hollywood yıldızlarının yüzlerini yüz değiştirme (face swap) uygulaması yardımıyla porno yaldızlarının yüzüne yapıştırdı. Oluşturduğu koleksiyon kısa sürede Reddit’te yayıldı. Zaman içerisinde deepfake içeriği oluşturulmasını sağlayacak pek çok uygulama çıktı. Uygulamaların ücretsiz ve kolay ulaşılabilir olması da üretilen içerik sayısını artırdı. Öyle ki pek çok siyasetçinin, aktörün ve şarkıcının yer aldığı deepfake içerikleri her yerde karşımıza çıkmaya başladı. Başlangıçta yalnızca ünlü isimlerin deepfake içerikleri mevcutken günümüzde sıradan kişilerin dahi deepfake içeriklerinin olması mümkün. Üstelik ortaya çıkan deepfake içerikleri de artık sahte olduğu ayırt edilemeyecek derecede başarılı.

Deepfake içerikleri temel olarak 3 tür teknikle oluşturulabiliyor: “yüz değiştirme, ifade değiştirme ve yüz yaratımı“. Yüz değiştirme teknolojisinden yararlanılarak oluşturulan deepfake’ler, temelde makine öğrenmesi (machine learning) tekniği ile eğitilen algoritmaların bir ürünüdür. Algoritmaların çalıştırıldığı veri setlerinin fazla olması aktarımın yapılacağı yüzün farklı açılardan nasıl göründüğünü çözmek adına avantaj sağlamaktadır. Algoritmaların büyük veri setleri ile eğitilmesi sayesinde de daha başarılı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Başlangıçta ünlü isimlere ilişkin deepfake içeriklerinin yaygın olmasının sebebi de budur. Gerçekten de ünlü isimlere ait pek çok fotoğraf, ses kaydı ya da video internette kolayca ulaşılabilir hâldedir. Nitekim Deepfake isimli kullanıcı da, Reddit’te yayımladığı eserlerde ünlülerin yüzünü derlemek için Google görsel arama ve Youtube videolarını kullandığını belirtmiştir. Deepfake içeriklerinin oluşturulmaya başlandığı ilk zamanlarda ikna edici bir deepfake için en az 300 fotoğraf üzerinde çalışılırken, zaman içerisinde deepfake teknolojisinin gelişmiş ve günümüzde tek bir fotoğraf dahi bu içeriklerin üretilmesi için yeterli hale gelmiştir.

Görmek inanmaktır diyoruz, ama aslında inanmakta görmekten çok daha iyiyiz. Aslında, inandığımız şeyleri her zaman görüyoruz hatta bazen inanamayacağımızı görüyoruz.

Robert Anton Wilson

Bugün deepfake sayesinde sevdiğimiz aktörleri oynamadıkları bir film ya da dizide rol alırken izleyebiliyor ya da yıllar önce ölmüş sevdiğimiz bir sanatçıyı Youtube’da bize seslendiğine şahit oluyoruz. Deepfake bir yandan insanları eğlendirmesi ve tümör teşhisi konulması gibi çeşitli sektörlerde faydalar sunarken; diğer yandan halkın manipüle edilmesi, seçimlere ve ulusal güvenliğe müdahale, basına ve daha genel olarak kamu kurumlarına olan güvenin azalması, kişilik haklarına saldırı, kişisel verilerin ve fikri hakların ihlali gibi farklı noktalarda tartışmalara konu olmuştur. Gerçekten de deepfake içeriklerinin Amerika seçimlerinde yanlış bilgilerin yayılması ya da özellikle kadın ünlülerin alakası yokken porno yıldızı olarak gösterilmesi dikkate alındığında oluşturulan içeriklerin kişilik hakları ve kişisel verilerin korunması bakımından bazı sorunlara sorunlara neden olduğu aşikârdır. Fikri haklar bakımından konu belirsizliklerle doludur. Bu belirsizliğin yaşanmasında sosyal medya platformlarının da etkisi olduğu söylenebilir. Zira deepfake içeriklerinin kim tarafından üretildiğini tespit etme konusunda sosyal medya platformlarının yetersiz aksiyonlarından bahsedilmektedir.

BuzzFeedVideo

Aralık 2019’a ait Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (“WIPO”) ‘nün “Fikri Mülkiyet Politikası ve Yapay Zeka Hakkında Sorunlar Taslak Bildirisi” nde deepfake’in fikri haklar bakımından yarattığı sorunlara yer verilmiştir. Deepfake’i özelinde ele alınan iki soru şunlardır:

(i) Deepfake’ler telif hakkının konusunu oluşturan veriler esas alınarak meydana getirildiğine göre, bu deepfake’lere ilişkin telif hakkı kime ait olmalıdır?

(ii) Deepfake içeriğine konu olan kişilerin ücret talep etme hakkı doğacak mıdır?

WIPO deepfake’in yol açabileceği başkaca sorunların -kişilik haklarına saldırı, özel hayatın gizliliğinin ihlali, kişisel verilerin ihlalleri vb.- telif hakkı sorunun çok daha önemli olduğunu ifade etmiştir. Bu doğrultuda WIPO asıl sorunun “Deepfake içerikleri telif hakkı ile koruma altına alınmalı mıdır?” olması gerektiğini vurgulamıştır. Deepfake içeriklerinin kaynak kişinin yaşamıyla ve statüsüyle tamamen alakasız bir şekilde oluşturulabileceğine değinen WIPO, bu tür içeriklerin telif hakkı ile ödüllendirilmemesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Öte yandan WIPO mevcut soruları ise şu şekilde cevaplamıştır:

Deepfake onu oluşturan kişinin çalışmalarından meydan gelmektedir. Meydana gelen deepfake içeriğinde görüntüsü, sesi veya başkaca bir özelliği kullanılan kaynak kişinin hiçbir müdahalesi olmamaktadır. Verileri kullanılan kişinin meydana gelen içerikteki tek etkisi yapılan işleme onay vermekten öte değildir.

Deepfake teknolojisine bir örnek: Man of Steel’den bir sahne, orijinaldeki oyuncu Amy Adams (solda), aktör Nicolas Cage’in (sağda) yüzüne sahip olacak şekilde değiştirildi. (Wikipedia)

Bu bilgiler ışığında WIPO, deepfake’e ilişkin telif haklarının bunları oluşturan kişilere ait olması gerektiğini belirtmektedir. Bu yaklaşım “Yaratma Gerçeği İlkesi” ile de uyumludur. Buna göre, eser sahibi eseri meydana getiren kişidir. Görüleceği üzere deepfake içeriğine konu olan kişiler telif hakkına sahip olmadıklarından, telif hakkı deepfake’e karşı ileri sürülebilecek iyi bir silah değildir. Diğer yandan deepfake’lerin sabit görüntülerin kırpılması ve algoritmik kombinasyonundan oluştuğu düşünüldüğünde Anglosakson hukuk düzeninde uygulama alanı bulan  “Adil Kullanım” (Fair Use) doktrini, deepfake’lere karşı telif hakkı temelli eylemlerin çoğunun önünde önemli bir engel olabilir. WIPO’nun deepfake’e ilişkin verdiği örnekler de oldukça aydınlatıcıdır. Bir örneğe göre, görsel/işitsel yapımcı vefat eden bir aktöre filmde yer vermek üzere bir yapay zeka üretir. WIPO, vefat eden kişinin yer aldığı yapay zeka tarafından oluşturulan deepfake’e ilişkin telif haklarının yapımcıya verilebileceğini ifade etmiştir. Öte taraftan, söz konusu deepfake ticari olarak temin edilmiş bir yapay zeka algoritması tarafından da üretilebilir. WIPO bu durumu fotoğrafçının fotoğraf makinesini temin etmesine benzetmiştir. Şöyle ki, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre fotoğraf “güzel sanat eseri” olarak kabul edilmiştir. Fotoğrafçlara ilişkin telif hakkı deklanşöre basılarak, görüntünün filme yerleştirildiği an başlar ve başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden kazanılır. Bu doğrultuda, çekilen fotoğrafa ilişkin telif hakkı da makinenin sahibinde değil, fotoğrafı çeken kişide olacaktır. Dolayısıyla oluşturulan deepfake’e ilişkin telif haklarının, yapay zekayı üreten kişide değil; yapay zekayı kullanarak deepfake’i (eseri) meydana getiren kişide olduğunu söylemek mümkündür.

ABD’nin Virginia, Texas ve California eyaletlerinde Deepfake’e ilişkin mevcut yasaların yanı sıra konu özelinde yeni yasalar kabul edilmiştir. Bu yasalarla birlikte, seçimlerin daha demokratik olması ve kişilik haklarının intikam pornosu gibi içeriklerle ihlalinin engellenmesi amaçlanmıştır. Fikri haklar özelinde Deepfake’e ilişkin bir yasa henüz mevcut değildir.

2 comments

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this: