Avrupa Parlamentosu (Parlamento), dün yapay zekânın askeri kullanımı ve adalet ve sağlık gibi sivil kullanımı için ilkeler öngören bir rapor yayımladı. Rapor, Avrupa Birliği’ne yapay zekâya ilişkin tanımları ve etik ilkeleri içeren yasal çerçeve oluşturması için çağrıda bulunmaktadır.
A. Yapay zekâ ne insan merkezli karar verme mekanizmasının ne de insan etkileşiminin yerini alabilir.
Raporda yapay zekânın insan kontrolüne tabi olması gerektiği belirtilmektedir. Yapay zekâ destekli sistemlerde öngörülemeyen durumlar söz konusu olduğunda, durumu düzeltmek üzere insanlar müdahalede bulunabilmeli veya sistemi devre dışı bırakabilmelidir. Ayrıca raporda, yapay zekâ teknolojilerinin insan merkezli olması gerektiği de belirtilmiştir. İnsan merkezli olmaktan kasıt ise, yapay zekânın insanlığın hizmetine ve kamu yararına sunulmasıdır.
Parlamento üyeleri yapay zekâlı sistemleri kişisel verilerin korunması bakımından da değerlendirmektedir. Bu doğrultuda, kişilerin otomatik sistemler vasıtasıyla verileri işlendiğinde bununla ilgili bilgilendirilmeleri ve buna itiraz etme hakkının sunulması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca insanların yapay zekâlı sistemlerden ötürü ayrımcılığa maruz kalmaması gerektiğine de vurgu yapılmıştır. Örnek olarak yapay zekânın; robot destekli cerrahi, akıllı protezler, öngörücü tıp uygulamaları gibi halk sağlığına ilişkin kullanımında işlenen kişisel verilerin korunması ve eşit muamele ilkesinin sürdürülmesi gösterilmiştir. Adalet alanında yapay zekânın yargılamaları hızlandırması ve daha rasyonel kararlar alması gibi faydaları belirtilmişse de mahkemede kararların nihai noktada insanlar tarafından verilmesi gerektiğinin altı çizilmiştir. Bu doğrultuda rapora göre sağlık ve adalet alanı başta olmak üzere kamu hizmetlerinde kullanılan yapay zekâ sistemleri, insan etkileşiminin yerini almamalıdır.

B. Ölümcül otonom silah sistemlerini yasaklayan AB stratejisine ihtiyaç vardır.
Raporda, AB’nin tüm savunma faaliyetlerinde insan onuruna ve insan haklarına saygı göstermesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca yapay zekâ destekli sistemlerde, insanlar bakımından sorumluluğun ve hesap verilebilirliğin devam etmesi gerektiğini belirtilmektedir. Bunun ancak, insanların yapay zekâ destekli sistemler üzerinde anlamlı kontroller gerçekleştirebilmesi ile mümkün olduğu ifade edilmektedir. Bu durumda, yapay zekânın tek başına karar alabilmesi mümkün olmadığından sorumluluğu da gündeme gelmeyecektir.
Parlamento üyelerinde göre, ölümcül otonom silah sistemlerinin kullanıldığı durumlarda insan kontrolü bakımından birtakım temel etik tartışmalar ve yasal sorunlar gündeme gelmektedir. Bu sorunları gidermek adına raporda, bu sistemlerin ve özellikle katil robot olarak adlandırılan yapay zekâ sistemlerinin yasaklanmasına yönelik AB stratejisi oluşturulması için çağrıda bulunulmaktadır. Son olarak, otonom silah sistemlerinin dahil olacağı hedef belirleme ve ölümcül eylemde bulunma gibi faaliyetler için alınacak kararlarda daima orantılılık ve gereklilik ilkelerine dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. Bu kararların tek başına yapay zekâya bırakılmaması; aksine anlamlı kontroller yapan ve muhakeme yeteneğine sahip olan insanlar tarafından alınması gerektiği belirtilmiştir.

C. Kamu görevlileri tarafından kullanılan “sosyal puanlama uygulamaları” son derece müdahaleci olması nedeniyle yasaklanmalıdır.
Raporda toplu sivil gözetim ve askeri gözetimlerde yapay zekâ teknolojilerinin kullanılmasının, insan hakları ve devlet egemenliğine yönelik riskler barındırdığı belirtilmektedir. Örneğin, kamu görevlileri tarafından vatandaşları izlemek ve derecelendirmek için kullanılan “sosyal puanlama uygulamaları” nın son derece müdahaleci olduğu ifade edilmiştir. Kitlesel gözetimin yanı sıra deepfake teknolojisi de Avrupa Parlamentosu’nu endişelendiren konular arasındadır. Deepfake’ler başlangıçta (2017) oldukça teknik olan ve çoğunlukla ünlü Hollywood sanatçılarına ya da politikacılara ilişkinken; ücretsiz uygulamalar sayesinde artık sıradan insanların dahi kendi içeriklerini üretebildiği bir teknoloji hâline gelmiştir. Raporda deepfake içeriklerinin yanlış bilgi yayma, seçimleri olumsuz etkileme ve kamu düzeni bozma gibi riskler taşıdığından bahsedilmektedir. Bu doğrultuda deepfake içeriklerini oluşturanlar için, bu içerikleri “sahte” etiketi ile yayımlama zorunluluğunun getirilmesine vurgu yapılmıştır.
Raporun tamamına aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.
https://www.europarl.europa.eu/doceo/document/A-9-2021-0001_EN.html