BİLGİ ÇAĞINDA DEZENFORMASYON

Günümüzde bilgiye erişmek de onu yaymak da oldukça kolay. Bu imkana kavuşmamızı sağlayan en büyük etkenlerden bir de şüphesiz internet. Dijital platformlar sayesinde mesafe engellerine takılmaksızın farklı dil seçenekleri ile dilediğimiz zaman herhangi bir bilgiye ve habere erişebilmekteyiz. Ancak internetin özellikle de “sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, güvenilir kaynaklara ulaşabilmeyi zorlaştıran bilgi bolluğu ve kirliliği küresel düzlemde bir sorun halini almıştır”. Hatta bazen yanlış ve yanıltıcı bilgilerin kasıtlı olarak zarar verme amacıyla yayıldığı hallerle bile karşılaşılmaktadır. Dezenformasyon olarak adlandırılan bu durum, Türk Dil Kurumu tarafından kısaca “bilginin çarpıtılması” olarak tanımlanmaktadır. COVID-19 pandemisi ise şu an dezenformasyon ile en sık karşılaşılan konudur. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü, COVID-19 pandemisiyle birlikte hızla yayılan yanlış bilgi ve sahte haberlerin yarattığı durumu “infodemi” olarak tanımlamıştır. Bu doğrultuda infodemi, bir salgın hastalık sırasında dijital ve fiziksel ortamlarda yanlış veya yanıltıcı bilgiler içeren çok fazla bilgi olarak hayatımıza girmiştir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de COVID-19, yanlış bilgilerin arttığı bir süreç olmuştur. Teyit.org tarafından 11 Mart 2020’den günümüze kadar pandemiye ilişkin çeşitli kriterler baz alınarak yapılan 400 analiz neticesinde, 584 internet sitesinde yanlış bilgi bulunduğu tespit edilmiştir. Teyit.org baş editörü Gülin Çavuş, bu sayının daha da yüksek olmasının mümkün olduğunu belirtmiştir. Çavuş tespit edilen yanlış bilgilerin genellikle; koronavirüsün kökeni, Covid-19′ un insan vücudunda yarattığı etkiler, korunma ve önlemler, tedavi şekilleri, testlerin ve tıbbın güvenilebilirliği, koronavirüsle ilgili komplo teorileri, aşı çalışmaları hakkında olduğunu ifade etmiştir.

Seçim dönemlerinde de pandemi süreçlerindeki gibi dezenformasyonla daha sık karşılaşılmaktadır. Bu durum pandemi sürecinde sağlık açısından risk teşkil ederken; seçim döneminde ise demokrasiyi tehdit etmektedir. Sosyal medya platformları ya da geleneksel medya araçları üzerinden seçmenlerin oylarını etkilemek için yanlış, yanıltıcı bilgi veya nefret söylemleri barındıran içerikler üretilmektedir. Çavuş, son üç yılda troll ve botları siyasi propaganda amacıyla kullanılan ülkelerin sayısında yüzde 150′ lik bir artış yaşandığına işaret etmiştir. Dahası, bu yöntemle sosyal medyada organize edilmiş propagandalara kolaylıkla inanmanın mümkün hale geldiğini belirtmiştir. Gerçekten de, 2016 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ ndeki başkanlık seçim dönemi boyunca dezenformasyonda adeta patlama yaşanmıştır. ” Papa Francis’in Donald Trump’ı desteklediği, Hillary Clinton’ın Trump’ın başkan seçilmesi halinde iç savaş çağrısında bulunduğu, Pizza Gate, Barack Obama’nın Kenya’da doğduğunu kabul etmesi, Hillary Clinton’ın yolsuzluk belgelerini soruşturan FBI ajanının öldüğü” gibi haberler o dönemin popüler olan dezenformasyon örnekleridir. İddialara göre, Facebook üzerinden yayılan içerikler seçmenlerin oyunu etkileyerek Trump’ın seçimi kazanmasına neden olmuştur. Benzer bir durum Fransa’da da yaşanmıştır. 2017 seçimlerinde Emmanuel Macron’ un eşcinsel olduğunu iddia eden haberler yapılmıştır. Gerçeği yansıtmayan bu sahte haberler sosyal medya platformlarında hızla yayılmıştır. Hassas konularda öne sürülen bu gibi sahte haberler toplumda endişe, kafa karışıklığı veya uyumsuzluğa neden olan dezenformasyon kampanyalarıdır. Söz konusu içerikler, toplumsal bölünmeyi genişletme ve demokrasiye zarar verme riski barındırmaktadır.

Bireylerin dezenformasyona maruz kaldığı dönemler ne yazık ki pandemi ve seçim süreçleri ile sınırlı değildir. Dezenformasyon reklam geliri elde etme gibi ticari bir amaca ya da yalnızca mizah amacına bile dayanabilir. Bu nedenle bu içeriklerele her an karşılaşmak mümkündür. Örneğin, son zamanlarda giderek popülerleşen deepfake -derin sahte- içeriklerinin dezenformasyonu beslediği iddia edilmektedir. Hükümetler hatta teknoloji şirketleri yükselen bilgi kirliliğine karşı birtakım tedbirler alma yoluna gitmişlerdir. Aşağıda dünyanın farklı yerlerinde dezenformasyona karşı alınan tedbirlere ve yapılan çalışmalara ilişkin örneklere yer verilmiştir.

SORBETTO VIA GETTY IMAGES

A. Avrupa Birliği

Avrupa Birliği dezenformasyonla gerek dijital gerekse fiziksel ortamda mücadele etmek için çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalarının temelini Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’ nin 11.1 maddesinde yer alan “ifade ve bilgi özgürlüğü” ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü başlıklı 10. maddesi oluşturmaktadır. Avrupa Komisyonu (“Komisyon”), dezenformasyonla mücadele etmek adına bir dizi çalışma ortaya koymuştur. Örneğin 2018’de Avrupa Komisyonu ve Yüksek Temsilciliği tarafından Dezenformasyona Karşı Eylem Planı (“The Action Plan“, Eylem Planı) kabul edilmiştir. Eylem planlarından biri olan “Avrupa Demokrasi Eylem Planı” kapsamında, dezenformasyona karşı mücadelede çevrimiçi platformların yükümlülüklerine ve hesap verilebilirliğe ilişkin kılavuzların çıkarılması hedeflenmiştir. Ayrıca, Eylem Planı ile dezenformasyonun tespiti ile analizini kolaylaştıran ve etkilerinin giderilmesini sağlayan araçların geliştirilmesi, dezenformasyonla mücadelede daha güçlü işbirliklerinin kurulması, bireylerin ve işletmelerin bu konuda bilinçlendirilmesi ve buna karşı aksiyon almalarının sağlanması amaçlanmaktadır. Eylem Planı’ nın akabinde Dezenformasyonda Uygulama Kuralları (“Code of Practice on Disinformation”) ile sosyal medya paltformalarını düzenleyen Komisyon Tebliği kabul edilmiştir. Dezenformasyon Uygulama Kuralları, teknoloji şirketleri ve reklam endüstrisi için küresel boyutta bir dizi özdenetim standardı ortaya koyar. Ekim 2018’ de Facebook, Google, Twitter, Mozilla gibi platformlar, reklam verenler ve reklam endüstrisinin ilgili süjeleri Komisyon Tebliğine uyacaklarını belirten anlaşmalar imzalamıştır. Bu anlaşmalarda siyasi reklamcılıkta şeffaflıktan sahte hesapların kapatılmasına kadar bir dizi taahhüt bulunmaktadır. 2020 yılına gelindiğinde ise Avrupa Parlamentosu tarafından Çevrimiçi Platformların Çevrimiçi Yasa Dışı İçerik Denetimi (Online Platforms’ Moderation of Illegal Content Online) başlıklı Dijital Hizmetler Yasası için bir öneri sunmuştur.

Son olarak Komisyon Şubat 2021′ de, Dezenformasyon Uygulama Kuralları’ nı imzalayan Facebook, Google, Microsoft, Twitter, TikTok ve Mozilla’nın aldıkları önlemlerin ilerleyişine ilişkin sundukları raporları yayımlamıştır. Raporlarda genel olarak bu 3 yıllık süreçte, platformlarda şeffaflığın arttığı, kullanıcıların platformlarda daha rahat muhatap bulduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan, dijital ortamlardaki verilere ilişkin hükümlerin ve arama araçlarının yetersiz olduğuna, araştırmacılar başta olmak üzere kullanıcıların sorularına karşılık bulamadığına değinilmiştir.

B. Amerika Birleşik Devletleri

Amerika Birleşik Devletleri’nde, henüz tasarı niteliğindeki Dürüst Reklamlar Yasası (Honest Ads Act),teknoloji şirketlerinin, sosyal medya platformlarına yerleştirilen siyasi reklamlarla ilgili ayrıntılarının belirtilmesini amaçlamaktadır. 2016 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde Rusya’ nın çeşitli yollarla özellikle Facebook üzerinden olumsuz etkilerinin olduğu gündeme gelmiştir. Dürüst Reklamlar Yasası ile benzer bir durumun yaşanmasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Diğer bir ifade ile, ABD siyasetine yabancıların “karışmasına” odaklanılmıştır. Bu doğrultuda, özellikle “yabancıların çevrimiçi reklamcılık adı altında seçim kampanyası yürütmesi” engellemeye çalışılmıştır. Teknoloji şirketleri ise teklif edilen Yasanın onları reklam harcamaları, stratejileri, kitlesi ve finansmanı gibi ayrıntıları açıklamaya zorlayacak olması nedeniyle konuyla ilgili endişelerini belirtmiştir.

C. Kanada

Sosyal medya platformları da dahil olmak üzere çevrimiçi ortamlarda aracılığıyla yayımlanan yanlış, yanıltıcı ve kışkırtıcı bilgiler sonucu dezenformasyonun artışı karşısında Kanada Hükümeti birtakım önlemler almıştır. Dijital Vatandaş Girişimi Stratejisi bunlardan biridir. Bu stratejiyle birlikte, vatandaşların dezenformasyona karşı direnç göstermesi ve güvenilir bir bilgi ekosistemi için yeni ortaklıkların kurulması hedeflenmiştir. Bu şekilde toplumda sürdürülebilir demokrasinin ve uyumun sağlanması amaçlanmıştır. Kanada’da dezenformasyona karşı alınan diğer bir tedbir de çocuklara yanlış ve güvenilir bilgiler arasında ayrım yapmayı öğreten okul müfredatının uygulanma alınmasıdır. Benzer şekilde, İtalya ve Tayvan da çocuklara ilişkin bu tedbiri hayata geçirmiştir.

D. Singapur

Çevrimiçi Sahtekarlıklardan ve Manipülasyondan Koruma Yasası (POFMA, Yasa) Singapur’da Ekim 2019’da yürürlüğe girmiştir. Yasa, sahte haberlerin yayılmasının engellenmesi ve sosyal medya platformlarındaki içeriklerin düzenlenmesi amacıyla çıkarılmıştır. Hükümet bu yasa sayesinde, herhangi bir platformda ya da kullanıcı hesabında yer alan sahte haberin kaldırılması konusunda yetkilere kavuşmuştur. Ancak yasanın kapsamının oldukça geniş olması endişe ile karşılanmıştır. Kullanıcıları ve / veya platformları rahatsız edici içeriği kaldırmaları için zorunlu kılar ve bir düzeltme bildirimi görüntülemelerini gerektirir.

Görsel Kaynak: Knight Foundation

İnternetin kullanım oranının giderek yükselmesi de dikkate alındığında, özellikle dijital dezenformasyonun tüm toplumu ilgilendiren bir sorun olduğu söylenebilir. Bu sorun kimi zaman sağlığı kimi zaman demokrasiyi kimi zaman da ticari hayatı olumsuz etkilemektedir. Bununla savaşmak adına gerek kamuda gerekse özel sektörde çalışmaların yapılması gerekmektedir. En önemlisi dezenformasyonun engellenmesi adına çeşitli yaş gruplarından bireylerin bu konudaki farkındalıkları artırılmalıdır.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this: