Google ve Apple’ın uygulama mağazalarındaki hakiminiyetini engelleyen ilk ulusal yasa Güney Kore’de kabul edildi.
Büyük teknoloji firmaları için dünyanın her yanında tehlike çanları çalmaya başladı. Apple ve Google’ın uygulama mağazalarındaki gücü, yasa koyucuları harekete geçirmiş ve rekabet otoriteleri başta olmak üzere reklam ve veri koruma gibi çeşitli otoritelerin de dikkatini çekmiştir. Örneğin Avrupa Birliği Nisan ayında, Apple’ın uygulama geliştiricilere sunduğu ödeme kurallarına ilişkin itiraz bildirisini yayımlamıştır. Güney Kore ise Salı günü Google ve Apple’ın, uygulama geliştiricileri kendi mağazalarındaki ödeme sistemlerini kullanmaya zorlamasını engelleyen bir yasa kabul etmiştir. Telekomünikasyon Ticaret Kanunu’na getirilen bu değişiklik ile uygulama geliştiricilerin Google Play Store ve Apple App Store’da bulunan uygulamalarındaki ödemeleri işleme almak için üçüncü taraf ödeme sistemleri ile anlaşmasının önü açılmıştır. Google ve Apple’ın uygulama mağazalarındaki hakimiyetine ilk kez ulusal düzeyde bir kısıtlama getirilmesi bakımından söz konusu yasa büyük önem taşımaktadır.
Güney Kore uygulama geliştiricilerden alınan yüksek komisyonun tüketici çıkarını ve ülkedeki teknoloji girişimcilerini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle söz konusu düzenlemeyi kabul etmiş ve böylece Google ve Apple’ın pazardaki hakimiyetini kötüye kullanmasını önlemeyi amaçlamıştır. Yeni yasa ile Güney Kore hükümetine uygulama mağazası operatörlerini denetleme ve uygulama mağazasındaki ödeme, iptal veya geri ödemelerle ilgili anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapma yetkisi de tanınmaktadır. Güney Kore hükümetine verilen geniş yetki Apple ve Google’ın faaliyetlerinde sıkı bir denetimin habercisi olduğu gibi uygulama geliştiricilerin üçüncü taraf ödeme sistemleri ile anlaşması da bu şirketlerin uygulama mağazalarındaki karının düşeceğine işaret etmektedir. Apple bu düzenlemeye; uygulama geliştiricilerin farklı ödeme hizmeti kullanması halinde kullanıcıların dolandırılma riskiyle karşılaşabileceğini, bu esnada veri ihlalleri yaşanabileceği ve bu durumun kullanıcının uygulamalara olan güvenini azaltacağını dolayısıyla da girişimci ekosisteminin gelişiminin olumsuz etkileneceğini belirterek tepki göstermiştir. Apple’ın güvenlik bakımından haklılık payı olsa da söz konusu gerekçeler geliştiricilerden alınan yüksek komisyonu açıklamaya yetmemektedir.

Apple ve Google’ın uygulama mağazası pazarındaki payları dikkate alındığında, bu teşebbüslerin pazardaki gücü dolayısıyla hakim konumda olduğunu söylemek mümkündür. Apple ve Google’ın uygulamadaki ödeme işlemleri üzerinden %30’a ulaşan miktarda kesinti yapması ve yapılan anlaşmalar ile uygulama geliştiricilere ödeme hizmeti için kendisininkinden başka seçenek bırakmaması, Apple ve Google’ın hakim gücünü kötüye kullandıklarının bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Nitekim Apple’ın, Fortnite’ın geliştiricisi Epic Games‘in kendi uygulama içi ödeme sistemini tanıtmasının ardından uygulamayı mağazasından kaldırma kararı alması konuya ilişkin verilebilecek popüler örneklerden biridir. Epic Games, yalnızca Apple’ın ödeme sistemini kullanmayı kabul eden uygulamaların Apple cihazlarında olmasına izin vermesinin haksız rekabet oluşturduğunu ifade etmiştir. Benzer şekilde, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kırk eyalette, Temmuz 2021’de, %30 oranındaki komisyon da dahil olmak üzere uygulama mağazasında yürütülen işlemlerin, rekabete aykırı olduğunu gerekçesiyle Google’a karşı antitröst davası açılmıştır. Ardından Ağustos 2021’de uygulama mağazalarının, geliştiricileri yalnızca uygulama mağazasının ödeme sistemini kullanmaya zorlamasını önleyecek “Açık Uygulama Pazarları Yasası” yasası çıkarılmıştır.
Güney Kore’deki yeni yasayı AB desteklese de ABD’nin bu düzenlemeye karşı bir aksiyon alması muhtemeldir. Tıpkı Fransa’da başlayan dijital vergi akımının tüm dünyaya yayılması gibi ilk kez Güney Kore’nin başlattığı uygulama mağazasına ilişkin kısıtlamalar getiren benzer yasalar ile de ileride birçok ülkede karşılaşmak mümkündür. Bu doğrultuda ABD, Google ve Apple gibi teknoloji devlerinin faaliyetlerini kısıtlayan düzenlemeleri kabul eden ülkelere karşı misilleme yapacağını duyurabilir. Dahası, benzer düzenlemelerin yalnızca ABD’li şirketlere uygulanabilecek olması nedeniyle ayrımcı ve haksız olduğunu belirterek ABD rekabet otoritesi tarafından bir soruşturma başlatılması da mümkündür. Nitekim dijital vergi konusunda İngiltere, Fransa ve Türkiye aleyhinde yürütülen soruşturmalar mevcuttur. Ancak ABD’de dahi Google ve Apple’ın faaliyetleri sıkı bir şekilde denetlenmeye çalışılırken ve bu şirketler hakkında birçok rekabet soruşturması ve antitröst davası sürerken ABD’nin vereceği tepkinin yerindeliği sorgulanacaktır.