
“Yakın gelecekte mesleklerin akıllı ve otonom sistemler ile dönüşüme uğraması bekleniyor. Bugün ise, işe alımdan iş sözleşmesinin feshine dek çalışma ilişkilerinde kullanılmaya başlanan yapay zekâ sistemleri; ayrımcılık, mahremiyet ve güvenlik başta olmak üzere temel haklar ile ilgili hukuki etkiler doğurmaya çoktan başlamıştır. Bu kitap, işe alımda kullanılan yapay zekâ algoritmalarından, insan ve robot etkileşimine; siber güvenlikten, işyeri yönetiminin otomatikleşmesine dek pek çok konuyu hukuki perspektiften ele almaktadır. Kitapta, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin yapay zekâ sistemlerine dair yürüttükleri güncel yasal çalışmalara, hukukumuzdaki yasal düzenlemelerin konuya dair yorumuna ve hukuki sorunlara dair birtakım önerilere de yer verilmiştir.“
Sayın Dr. Başak Ozan Özparlak’ın kaleme aldığı kitap, yapay zekânın (YZ) çalışma ilişkilerinde nasıl kullanıldığını, bu sistemlerin barındırdığı riskleri ve yol açtığı zararlardan sorumluluğu ve muhtemel çözüm önerilerini anlatıyor. Yalın bir dili olan kitapta yer alan mahkeme kararları ve verilen somut örnekler, şu ana kadar YZ’ye ilişkin yayınlanan raporlardaki ilkelerin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor. Kitapta ilgimi çeken diğer konular ise hakkımızda işlenen verilerin hiç ummadığımız bir anda hayatımızı etkileyebilme potansiyeli ve iş ilişkilerinde kullanılan YZ sistemlerinin bazılarının farkında dahi olmamıza ilişkindi.
YZ’nin iş ilişkilerindeki etkisini anlamak ve haklarınızı öğrenmek adına bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.

George Orwell‘in 1984 distopyası içinde yaşadığımız gözetim toplumunda artık gerçek. Sokakalarda, dükkanlarda, kamu ve özel sektöre ait binalarda yer alan kameralar aracılığıyla ve hatta internetteki çerezlerle izlenmediğimiz bir yer neredeyse mümkün değildir. Özellikle, 11 Eylül’den sonra ulusal güvenlik gerekçesiyle devletlerin sıklıkla ve sınırsızca kitle gözetimine başvurmasıyla koruyu birçok yasa baypas edilmiştir. Bu doğrultuda mahrum kaldığımız haklardan bazıları; kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğüdür. Ancak son zamanlarda mahkemeler bu sınırsız yetkileri engeller nitelikte karar almaya başlamıştır.
George Orwell’in kitabını okurken insanların sürekli izlendiği düşüncesi ile konuşmaktan, göz göze gelmekten ve hatta düşünmekten bile korktuğu; doğrulardan şüphe eder hale geldiği ve bir süre sonra yanlış ve doğrunun ayırdına varamadığını görmekteyiz.
Gözetim toplumunu güzel bir şekilde anlatan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.